30 Temmuz 2010 Cuma

Küçük Kurbağayı Öpünce Prens mi Olacak ?



Aşk ne kadar acı, sevgi ne kadar ulaşılmaz, hayat çok zor, zaman dar, elimdekiler az isteklerim çok... Karamsarlığa düşüp melankolinin dibine vurmak için ne çok sebep var...

Zaten çevrede de bunu körükleyecek yüzlerce adam/kadın ve materyal var. Onca kitap, onca şiir, onca yazı, onca hikaye ve binlerce masal... Hiç bir şeyin tadı yok, her şey boş, her şey yalan, insanlar hain, insanlar fesat...

Yalan mı söylüyor cümle alemin okuduğu yazar? Yanılıyor mu koskoca şair? Sayfalar harcamış, kalemler tüketmiş adam. Senden benden daha mı az biliyor? Yazmış işte üstüne basa basa aşk acıtır, hayat boktan, tutunacak tek bir dal, gülümseyecek tek bir sebebimiz yok demiş. Karşı mı çıkalım durduk yere ? Ne farkımız kalır o zaman sürüdeki akça pakça koyunlardan ? Statükoya baş mı kaldıralım? Vuralım melankolinin dibine, girelim şizofreninin paha biçilmez büyülü yoluna... Ne kasıcaz durduk yere gülümsemeyi öğrenelim diye. Çok zor ki bu... Şimdi sırf gülümseyeceğim diye bi çiçeğe bakmak gerekecek, sırf gülümseyip mutlu olmak için bir yudum suyun ağzımızın içinde dolaşıp boğazımızdan geçip gidişine tanıklık etmemiz gerekecek. Sırf sadece yüzümüz gülecek içimizin ahengi dışımıza geçecek ve karşımızdakinin de yüzünde bir tebessüm oluşacak diye ne yorucaz yüzümüzdeki kasları. Ne diye beynimizin örümceklerini hoş ezgilerle dolu bi müzik eşliğinde oldukları yerden edicez ki? O meşhur yazar ile o dev şair az mı uğraştı bizi bu duruma getirmek için? Haksızlık değil mi ki bu onların harcadığı mürekkebe? (Harcadıkları zaman da cabası üstelik)

Kendi hapishanesinde mutlu insanlar benim sözlerimi duymazlarmış... Evet duymazlar. Üstelik kendi hapishanelerinde kendi zincirlerinde ve zincirlerinin anahtarları ceplerindeyken! 

2 yorum:

  1. Bir duvar yazısı vardı: "b.k yiyin. milyonlarca sinek yanılıyor olamaz!" :))

    Olumsuz bakış açısı bir durum, olumlu bakış açısı ise bir seçimmiş. İşin "yazık" tarafı hepimiz hayatta bir şeyler yapmaya çalışıyoruz ama çok azımız mutlu olmayı seçiyoruz. Çoğunlukla mutluluk veya mutlu olmak şartlara bağlanıyor -şöyle olsaydım, böyle olsaydı, şuyum da olsaydı vs. vs. vs.

    Valla şu anki aklıma 20 sene önce sahip olsaydım şimdiye kadar İstanbul'un yarısı benimdi :)))) Yok, şaka yaptım. O kadar da değil :) ama 3'te 1'i kesin.

    YanıtlaSil
  2. Yeterince istemekle ilgili de bir durum bu. Tercihlerimizi yaşıyoruz evet bu doğru. Ama tercihlerimiz yaparken de çoğunluğa uyum sağlıyoruz. Bunun bize getirisi mutsuzluk bile olsa onu kabul ediyoruz.Bu daha kolay geliyor çünkü... Aksini yaptığımızda ne ile karşılaşacağımızı bilmiyoruz ve bu bizi korkutuyor. Sonuç çok daha iyi ve mutluluk verici olacaksa bile bunu elimizin tersiyle ittirmeyi tercih ediyoruz. Sokma akıllar, emanet yaşamlar...

    YanıtlaSil