5 Ağustos 2010 Perşembe

...

48 Yaşında(imiş), aile sahibi(imiş), kanserin soğuk ellerinden tutup gidivermiş...

Öyle tıkandım kaldım... Kolum kanadım düştü birden. Tanımıyorum oysa. Adını bile bilmem. Bu sabaha kadar yaşadığından bile haberdar değildim. Şimdi yok, ölmüş...

48 Yaşında (imiş), aile sahibi (imiş), kanserin soğuk ellerinden tutup gidivermiş...

Doğumlara ne kadar sıcak, ne kadar umutlu ve ne kadar da umutlu bakıyoruz.Ölümleri bi türlü kabul edemiyor, içimizi yakmasına, kendi hayatlarımızı gözden geçirtmesine engel olamıyoruz. Hep böyle anlarda yapmak isteyipde yapamadıklarımız geliyor aklımıza. Hep böyle anlarda kendimize ya da sevdiklerimize verdiğimiz sözler düşüveriyor avuçlarımıza.


Zaman diye bir şey yok bunu anlayamıyoruz. Yaptığımız tüm planlar boş. Verdiğimiz tüm tarihler yalan.Kocaman boşluklar yaratıp, kendimizi parçalarcasına içlerini doldurmaya çalışıyoruz. İçimiz bomboş...Yaşam koca bir esaret ve bizler gönüllü esirleriz.

48 Yaşında(imiş), aile sahibi(imiş), kanserin soğuk ellerinden tutup gidivermiş...

(Dün öğle saatlerinde yayınlayacakken kendimi birden hastanede bulunca bu sabaha kalan bir yazı...)

1 yorum:

  1. Ölüm soğuk üşütüyor, üşütmesinden geçtim dönüşü olmuyor. Gölgesini unutuyor, ayak seslerinin olmamasına sen ben alışırken yokluğuna on kat caba harcayana alışamıyor. 48 çok erkenmiş

    YanıtlaSil