10 Ağustos 2010 Salı

Değişim korkusu insanın içine işler... Çünkü değişim; riskin en belirgin habercisidir...


Korku önümüzdeki en büyük engel ve düşman... Duygusal zekası gelişmiş olan insanlar değişime çok daha sıcak ve eğilimlidirler. Değişim liderlerin işidir. Değişimi görmezden geliyor insanlar. Gözardı etmekle de kalmıyorlar; değişime karşı bir  duvar örmeye çalışan endüstrilere bağlanıyorlar. Bağlanmaları gereken tek şey bir takım. 

Takım olmak ne peki? Takım olmak için sahip olunması gereken özellikler var mıdır? Belli bir fikir yada ilgi alanına sahip olmak dışında takımın bir lidere ihtiyacı vardır. Liderlerin işi değişimi üretmektir. Yöneticilik var olan bir işi yapabilmek için eldekilerle idare etmektir kısaca. Önceden bilineni devam ettirirler. Sadece çalışanlarına sahiptirler. Bir liderin peşinden gidenler vardır. Bir takım! Duygusal zekası gelişmiş insanlar liderlik konusunda çok daha başarılı ve öndedirler. 

Durağanlaşan insanlar atıl duruma düşen projeler.. Kararlılık yoksunluğu...Odaklanma sorunu... Hepsi birbirinin devamı bunların. Ama her ne kadar duygusal olarak bakmasak da işin içine duygusal zeka giriyor. Bu pek çok insan gibi beni de karman çorman ediyor . 

Günümüzde hayatın yada piyasanın hiç bir kademesi eskiden istediğini istemiyor. Herkes yeni olanı istiyor. Hiç kimse sıkıcı olanı istemiyor. Göz boyamak, rengarenk olmak bir işe yaramıyor artık. Şirketler daha önce büyüyebilmek için güvenilir, tutarlı ve belirli bir çizgide olmayı yeterli sayıyorlardı. Çünkü piyasanın beklentisi de buydu. Güven, tutarlılık ve yerleşmiş konum..

Değişim kesinlikle kocaman bir risk ve düşman olarak görülüyordu. Herkes aynı yanılgıya düştü değişimden hızla uzaklaştı. Ellerindekine daha sıkı ve körü körüne sarıldılar... Değişimi kabul edenler ,daha dikkat çekici ve faydası daha yüksek olanı hedefleyenler ayakta kalanlar oldular. 

Aslında insanların korktukları şey değişim değil. Değişim sürecinde yaşayabilecekleri başarısızlıklar ile   suçlanmak ve eleştirilmek. Eleştiriden korkan ve sürüye tabii olanlar,değişime de gözlerini kapayarak sıradanlaşıyorlar. Çok harika fikirlere sahip olabilir insan önemli olan bunları hayata geçirebilme yetisi ,heyecanı ve kararlığı...



İnsanlar istedikleri işi yapamayınca ne eğlenebiliyorlar ne de zevk alabiliyorlar... Ama bir zorunluluksa içinde bulunduklarını eğlenceli yada zevkli hale getirmeye çalışmak gerekmez mi? Bu da bir değişim olmaz mı? Sıradanlığı kabul etmek daha kolay geliyor. Çünkü sıradanlık ve olanı devam ettirmek eleştirilmeyi minimuma indiriyor... Tipik sürü psikolojisi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder