14 Ağustos 2010 Cumartesi

Sosyal Ağlar Birer HOLOGRAM!

En kısa tanımıyla Hologram, “üç boyutlu bir görüntü kaydetme yöntemidir. "Tam kayıt" ya da "eksiksiz mesaj" anlamına gelmektedir.” Ya da “tek bir lazer ışınının iki ayrı ışına ayrılması ile oluşur.” Bunlar bilimsel açıklamaları elbette. Bir de günlük yaşamımızda kullandığımız ve duygusal düşünce yapımıza göre uyarladığımız bir açıklaması var ki o da; “Olmadığı halde varmış gibi görünen düşünsel bir imge, hayaldir.” Algıladığımız tüm fiziksel olguların ve zihnimizde algıladığımız tüm sınırsız bilgilerin, düşüncelerin yine zihinde canlandırılmış şekilleri (hayalleri) dir. Bunu mistik açıdan da ele alabiliriz ama konuyla çok ilişkisi olmayacaktır. Yine de “Tanrı insanı kendi suretinden yaratmıştır” cümlesini sarf etmeden duramıyor klavyede gezen ellerim.


Çoğu zaman, hatta kendimi bilmeye başladığım (Farkındalığımın oluşmaya başladığı yaşlardan itibaren demek daha doğru olur) zamandan itibaren kendimi ve içinde bulunduğum dünya dediğimiz boşluğu sorgularım.  (Eminim ki bu yazıyı okuyan ve aaa bende diyen pek çok insan gibiyim) Kendimi küçük bir pilli bebek olarak görür, benimle oynayan, uzaktan kumandam ile beni kontrol eden, besleyen, temizleyen bir sahibim olduğunu düşünürüm. Bir çeşit hologram işte.

Yaşam içersinde büründüğümüz pek çok kimliğe; çantamızda, cebimizde taşıdığımız bi dolu maskeye sahibiz. Bunlar bizlere ait çeşitli hologramlar(yanılsamalar)… Sosyal ağlar da bunları birer birer gün yüzüne çıkarmamız için en harika ortamlar. Olmak isteyip de olamadığımız kahraman kimlikler, yapmak isteyip de yapamadığımız kariyerler, içimizde kıpırdanıp duran ama çevrenin onaylamadığı en doğal ruhsal hallerimiz… Hepsini sosyal ağ adı verdiğimiz kocaman düzlüklerde açığa çıkarıyoruz.



Hiç kimse hayır ben yapmıyorum diyemez. Diyene de inanmam açıkçası. Günlük yaşam içersinde farklı kimliklere karşı değişen kelimelerimiz ve ses tonumuz bunun en açık ibaresi iken sosyal ağ adı altındaki boşlukta kendi yarattığımız hologram benlikleri inkar etmenin yenilir yutulur bir durum olması olağandışı.

Çok fazla yadırgamıyorum aslında bu kimlik bunalımını. Hangi pozisyonda olursanız olun, kariyeriniz ya da kişiliğiniz ne kadar yükselmiş/gelişmiş olursa olsun, insanca güdüler bunlar. Dozajını ayarlayamayan ve tamamen kendi düşsel dünyalarını yaratıp, kendilerini ne yazık ki buna inandırmış olanları bu yadırgamadığım gruba dahil edemiyorum.

Sosyal ağlar yaşamımızın büyük bir bölümünde etkili olmaya devam ediyor. Çok daha fazla yer kaplayacak giderek. Yememizi, içmemizi ve duygusal ihtiyaçlarımızı bu ağlar üzerinden çeşitlendiriyor, bu ağlar üzerinden yönlendiriyoruz.

Kişisel gelişimimizi tamamlayamadığımız, varoluş sebeplerimizi anlayamadığımız, kendimiz için değil toplum fikirlerine odaklı yaşam biçimlerimizi değiştirmediğimiz sürece bu hologramlar içersinde kaybolmuş benliklere daha yüzlerce kez şahit olacağız.

Yaşasın hologramsal sosyal ağlar!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder