7 Eylül 2010 Salı

BU MASKELİ BALO VE ONUN SAHTE YÜZLERİ...





Nasıl görmek istiyorsan öyle görürsün ve ona inanırsın. Bir maske alır takarsın duruma en uygun ve o olduğunu var sayarsın. Böylece acıyı gömdüğünü, gizlediğini ve yenilmediğini düşünürsün. Çözdüğünü zannedip daha beter karışırsın...

Onu da gömmek istersin... Eğilir bir maske daha çıkarırsın çantadan. Giderek tükenir maskelerin. Farkına varmazsın... Bir gün hiç olmadık bir durum ya da kişiyle karşılaşırsın. Gardını almak istersin. Yeniden çantana uzanırsın... Hiç masken kalmamıştır. Hatta ona uygun bir maske bulamazsın. Çünkü o kadar doğal, o kadar gerçektir ki inanamazsın... O duruma alışık değilsindir. Şaşırırsın...

Bu sizin tercihlerinizin ve sizin doğru olarak görüp, doğrum dediklerinizin sizi getirdiği noktadır.

Tercihlerinden de utanmamalı insan. Tercihleri taşır onu o an ki konumuna. Önemli olan hayatınızda “keşke” lerin uçuşan çekiciliği yerine, sizi; siz yapan tercihlerinizle, kendinizle barışmak. Keşkeler insanın kendini inkar etmesi gibi gelir hep bana. Kendini sıfırlamak, beynine reset atmak, yaşanmışlıkların üzerini örtüp, tabiri caizse kafanızı kuma gömüp yaşamaya çalışmak yapacağınız en büyük hata...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder